Evlilik Sanatının İcrası İçin "Saygı"

Evliliği Yürütme Sanatı: “Evlilikte Saygı”

"Hiç düşündünüz mü, sevgi bir ilişkiyi başlatabilir ama onu sürdüren şey gerçekten nedir? Nişanlınız, eşiniz size saygı duymadığını hissettiğinizde sevgiye olan inancınız nasıl etkileniyor? “Eşime saygısızlık yaptığımda, ruhunda yaralar açıyor muyum? Evliliğimde neler saygısızlık kapsamına giriyor, eşimi neler incitiyor. Evliliğimde saygıyı nasıl koruyabilirim?' Bugün bu sorulara birlikte cevap arayacağız.

Saygı, genel ahlak normlarına aykırı olmamak kaydıyla, insanların düşüncelerine, inançlarına, ibadetlerine, adetlerine, gelenek ve göreneklerine, yaşam tarzlarına değer verip, anlayışla karşılamak, dikkatli, özenli ve ölçülü davranmaktır. Evlilikte saygı nedir diyecek olursak, eşimizin haklarına, düşüncelerine, duygularına, hislerine ve sınırlarına özen göstermek demektir. Kısaca, bir başkasının varlığını, değerlerini, özgürlüğünü kabul edebilmek için anlamak, dinlemek ve empati ile yaklaşabilmektir. Evlilikte saygı, eşlerin birbirlerini oldukları gibi kabul etmeleri ve bu kabulü söz ve davranışlarla samimiyetle göstermeleridir.

Evlilik, sevgiyle başlayan, saygıyla devam eden bir sanattır. Sevgi, insanın kalbini ateşler, ancak saygı, bu ateşi besleyen odun gibidir. Saygının eksik olduğu bir ilişkide sevgi sönmeye mahkûmdur. Evliliğin temelleri sevgiyle atılır ama evlilik binasının yıkılmaması için saygıya ihtiyaç vardır.

Sevgi ve saygı ışık ve güneş gibidir; biri olmadan diğeri yetersiz kalır. Saygının eksik olduğu bir ilişkide sevgi uzun ömürlü olamaz. Tanışma evresinden itibaren gösterilen saygı, ilişkinin geleceğine dair en önemli sinyallerden biridir. Sevgi mi, saygı mı sorusunun cevabı şu şekilde olabilir. Evlenmeden önce sevgi ağır basar, evlendikten sonra ise saygının ilişkide ağırlığı artar. Evlenmeden önce sevgi, yapılan hataları görmemezlikten gelinmesini sağlarken, evlendikten sonra saygı ise tarafların birbirine karşı hatalar yapmasını engeller. Saygının eksik olduğu bir evlilikte, sevgi zamanla söner; ancak saygı, sevgiyi her zaman yeniden yeşertir.

Eşler yaratılıştan gelen cinsiyet özellikleri, mizaçları, farklı ailede, farklı arkadaş çevresinde, mahallede, şehirde büyümeleri, farklı eğitimler almaları nedeniyle oluşan kişilik yapılarına, kültürlerine, düşünce ve duygularına, empatiyle, anlayışla yaklaşmaları, birbirlerine karşı saygı duymaları gerekir. Eşinizin düşüncelerini en az kendi düşünceleriniz kadar önemsediğinizi ona gösterdiğinizde sağlıklı bir iletişimin kapılarını açmış olursunuz.

Evlilikte saygısızlık, sevgi ve güvenin temellerini aşındırır. Eşinin duygularını, düşüncelerini ve ihtiyaçlarını görmeyen, duymayan, aşağılayan, reddeden, dikkate almayan, onurunu, şerefini, gururunu kıran eylemler ve sözler saygı sınırı aşar.

Bazen eşimizi üzüleceğini, kırılacağını bilmeden saygı sınırlarını zorlarız. Bazen de eşimizin canını acıtmak, cezalandırmak için yaparız. Eşler arasında muhabbeti öldüren saygısızlık olarak nitelendirilen, sevgiyi, güveni sarsan neler var, bunlara bakmaya çalışalım.

Evlenmeden önce kendi kimliğinizi, kişiliğinizi gizlerseniz, farklı gösterirseniz, geçmişiniz ile ilgili söylemeniz gerekenleri söylemezseniz onu aldatmış ve eşinize saygısızlık yapmış olursunuz.

Evlenmeden önce eşinize kendinizi beğendirmek veya eşinizi evliliğe ikna etmek için çeşitli sözler verirsiniz, taahhütlerde bulunursunuz. Ancak evlendikten sonra bu sözleri çoğu zaman unutur, yerine getirmeyerek eşinizin güvenini sarsarsınız.

Evlendikten sonra hassasiyetlerimiz azalır, ince ve düşünceli yaklaşımlarımız gider, takındığımız eski maske gider, yerine altta var olan kimliğimiz gelir. Eşiniz bu yeni kimliğin karşısında şaşkınlık yaşar, kandırılmış hissettirirsiniz.

Evlenince iltifat etmeyi, övmeyi bırakıyorsanız, nezaketi, hassasiyeti bıraktığınız gibi ani parlamalarınız, öfkelenmelerinizle, küsmelerinizle problemleri daha büyütürsünüz.

Evlenince karınızın ince, narin, kırılgan, hassas, duygusal yönünü görmeden hoyratça davranıyorsanız, erkeğinizin onurunu, gurunu incitecek, söz ve eylemlerde bulunuyorsanız, birbirinizin değersiz ve yetersiz hissetmesine sebebiyet vermiş olursunuz.

John Gottman’ın Mahşerin 4 Atlısı olarak tanımladığı, aşağılama/hakaret, suçlama/eleştiri, önyargı/sürekli savunma halinde olma ve küsme/duvar örme şeklinde davranıyorsanız,

Eşinizin fiziksel özellikleriyle alay etmeniz, aşağılayıcı tavırlar takınmanız, kişilik haklarına saldırmanız, argolu, küfürlü konuşmalarınızla onun ruhunda derin yaralar açıyorsanız,

Eşinize psikolojik şiddetin yanısıra, fiziksel şiddet uyguluyorsanız,

Eşinize dudak bükerek, kaş göz işareti yaparak, ciddiye almayarak, dudak bükerek, alaycı bir bakışlarla eşinizi aşağılıyorsanız,

Devamlı geçmişte yaşananların yüzüne vuruyorsanız, geçmişin sancısını bitirmiyorsanız, her tartışmada tekrar tekrar gündem yapıyorsanız,

Ekonomik sıkıntılar yaşanması halinde eşinize destek olmak yerine, ağır eleştirilerde bulunuyorsanız, eşinizin maddi ihtiyaçlarını görmemezlikten geliyorsanız,

Eşinizin ailesine yönelttiğiniz eleştiriler, suçlamalar, hakaretler, senin ailen, benim ailem söylemleri, küsmeler, ziyaret etmemeler, yapılan ve yapılmayanlar üzerinden başa kakmalarla birlikte aileler üzerinden güç savaşları yapıp, evlilik gemisinin su almasına sebebiyet veriyorsanız,

Yaşadığımız problemleri çözmek yerine her tartışmada kapıyı vurup çekip gidiyorsanız, eşinizi kovalıyorsanız, ilişkiye duyulan güvenin sarsılmasına neden oluyorsanız,

Eşinizi küçük düşürüyorsanız, dinlemiyorsanız, verdiğiniz sözleri tutmayıp her seferinde bozuyorsanız, net ve şeffaf hareket etmiyorsanız, hep haklı olduğunuzu düşünüyor ve özür dilemiyorsanız,

Eşinizi uğurlamıyor, karşılamıyor, güler yüz göstermiyorsanız, ev işlerini ihmal ediyorsanız,

Evinizin sorumluluklarını üstlenmiyor, çalışmıyorsanız, devamlı iş bırakıyorsanız, eşinizin ve çocuklarınızın ihtiyaçlarını karşılamıyorsanız,

Eşinize kaliteli zaman ayırmıyor, onunla ortak etkinlikler yapmayıp, sadece aileniz ve arkadaşlarınızla zaman geçirmeye çalışıyorsanız,

Eşinizin inanç sistemine, değerlerine saygı göstermeyip, yaşam tarzını ve seçimlerini desteklemiyorsanız,

Eşinin gözü önünde başkalarıyla flörtleşiyorsanız, yeniden evlenmekten, aldatmaktan bahsediyorsanız, başka erkek veya kadınlarla kıyaslıyorsanız, eski flörtlerinizden, eski eşinizden, eski evliliğinizden bahsediyorsanız,

Eşinizi hamilelik sürecinde desteklemek yerine problemleri daha çok büyütüyorsanız,

Çocuk dünyaya geldikten sonra eşinizi ihmal ediyorsanız,  

Çocuk eğitiminde kararlı ve tutarlı hareket etmemeleri nedeniyle, devamlı birbirinizi suçluyorsanız,

Eşinizin duygusal olduğu kadar, cinsel ihtiyaçlarını görmemezlikten geliyorsanız,

Eşinize bu tarz yaptığınız saygısızlıklar ve sınırları aşmanız, zorlamanız nedeniyle onun ruhunu, gururunu yani kadınlığını, erkekliğini incitmiş olursunuz.

Ben hep böyleydim, kabul ederse böyle kabul etsin, bana yaptıklarına karşı az bile yapıyorum, o bunu hak ediyor gibi savunmalar yapıyorsak, biliniz ki durduğunuz yer yanlış. İlk önce yaptığımız saygısızlıkları sokaktaki insana yapıyor muyuz, kendi aile fertlerimize yapıyor muyuz diye sorgulamamız gerekir. Sonra hayatımızı, yatağımızı paylaştığımız bir insana bunları söylemek, yapmak hak mı, reva mı diye diye düşünmeliyiz.

Önce kendimize çeki düzen vermeliyiz. Yaptıklarımızın farkına varmalıyız. İnsan onuruna yaraşır şekilde hareket etmeliyiz. Edepli ve nazik davranışlar içinde bulunmayı başarabiliriz. Öfkelerimizi, kızgınlıklarımızı, kırgınlıklarımızı geride bırakmalı, yaşadıklarımızı kabullenmeli, eşimizi af etmeliyiz. Bunları yaparsak evliliğimiz kurtulur. Aksi halde yıkılması kaçınılmazdır. Yıkılmasa bile aynı çatı altında mutlu olunması mümkün değil. Eşim değişmez diye düşünmeyin. Hadi kalkın, yeniden taze bir besmele çekin ve evliliğinizi yeniden inşâ edin.

Aile Danışmanı Özcan Dalgıç